| Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) Meali |
|
| 1: De ki: Hakikat bir takım cinnin Kur'ân dinleyip de şöyle dedikleri bana vahyedildi. Şüphesiz biz, hayret verici bir Kur'ân dinledik. | |
| 2: O Kur'ân hidayete erdiriyor, biz de ona iman ettik. Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız. | |
| 3: Doğrusu, Rabbimizin şanı çok yüksektir. Ne bir arkadaş edinmiştir, ne de bir çocuk. | |
| 4: Meğer bizim beyinsiz (İblis), Allah hakkında saçma şeyler söylüyormuş. | |
| 5: Doğrusu biz insanları ve cinleri Allah'a karşı asla yalan söylemez sanmışız. | |
| 6: Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı da onların şımarıklıklarını artırırlardı. | |
| 7: Doğrusu onlar sizin zannettiğiniz gibi, zannetmişlerdi ki, Allah asla kimseyi Peygamber göndermeyecek. | |
| 8: (Cinler, dediler ki): «Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk.» | |
| 9: «Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendini gözetleyen parlak bir alev buluyor.» | |
| 10: «Doğrusu biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?» | |
| 11: Doğrusu bizler; bizden iyi olanlar da var, olmayanlar da var. Biz çeşitli yollara ayrılmışız. | |
| 12: «Doğrusu biz anladık ki, Allah'ı yerde acze düşürmemize imkân yok. Kaçmakla da O'nu asla âciz bırakamayacağız.» | |
| 13: «Doğrusu biz o hidayet rehberini dinlediğimizde ona iman ettik. Kim Rabbine inanırsa, ne hakkının eksik verilmesinden korkar, ne de kendisine kötülük edilmesinden.» | |
| 14: «Ve biz, bizlerden müslümanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Müslüman olanlar, işte onlar doğru yolu arayanlardır.» | |
| 15: Ama yoldan çıkanlar, işte onlar cehenneme odun olmuşlardır. | |
| 16: Onlar gerçekten o yol üzere dosdoğru gitselerdi, elbette kendilerine bol bir su verirdik. | |
| 17: Ki onları onunla sınayalım. Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar. | |
| 18: Mescitler kuşkusuz Allah'ındır. O halde Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın. | |
| 19: Allah'ın kulu (Hz. Peygamber) kalkmış O'na dua ederken, neredeyse (cinler) onun etrafında keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi. | |
| 20: De ki: «Ben ancak Rabbime dua eder ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmam» | |
| 21: De ki, «Haberiniz olsun, ben size kendiliğimden ne bir zarar verebilirim, ne de bir yol gösterebilirim.» | |
| 22: De ki, «Allah'tan beni kimse kurtaramaz ve ben O'ndan başka bir sığınacak bulamam.» | |
| 23: «Benim yapabileceğim, sadece Allah'tan size duyuru yapmak ve O'nun elçilik görevlerini yerine getirmektir.» Artık kim Allah'a ve onun elçisine baş kaldırırsa, ona içinde ebedi kalacakları cehennem ateşi vardır. | |
| 24: Kendilerine vaad edilen şeyi gördükleri zaman, kimin yardımcısının en zayıf ve en az olduğunu bileceklerdir. | |
| 25: De ki: «Ben bilmem, o size vaad edilen şey yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyar..» | |
| 26: O bütün gaybı bilir. Fakat gaybını hiç kimseye açmaz. | |
| 27: Ancak seçtiği elçiye açar. Çünkü onun önünden ve ardından gözetleyiciler salar. | |
| 28: Bilsin diye ki, onlar Rablerinin elçiliklerini yerine getirmişlerdir. Allah onlarda bulunan her şeyi kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır. | |