| Diyanet İşleri Meali |
|
| 1: (1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir. | |
| 8: Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman, | |
| 9: Gök yarıldığı zaman, | |
| 10: Dağlar ufalanıp savrulduğu zaman, | |
| 11: Peygamberler için (ümmetlerine şahitlik etmek üzere) vakit belirlendiği zaman (kıyamet gerçekleşir). | |
| 12: (Bu) hangi güne ertelenmiştir? | |
| 13: Hüküm ve ayırım gününe. | |
| 14: Hüküm ve ayırım gününü sen ne bileceksin. | |
| 15: O gün vay yalanlayanların hâline! | |
| 16: Biz öncekileri helâk etmedik mi? | |
| 17: Sonra arkadan gelenleri de onların peşine takacağız. | |
| 18: Biz suçlulara işte böyle yaparız. | |
| 20: Biz sizi bayağı bir sudan (meniden) yaratmadık mı? | |
| 21: (21-22) Sonra onu belli bir süreye kadar sağlam bir yerde (ana rahminde) tuttuk. | |
| 23: Sonra da ona ölçülü bir biçim verdik. Biz ne güzel biçim verenleriz! | |
| 25: (25-26) Biz yeryüzünü dirileri de ölüleri de toplayan (bir yurt) yapmadık mı? | |
| 27: Orada sabit yüce dağlar yaratmadık mı, size tatlı bir su içirmedik mi? | |
| 29: Onlara şöyle denecek: “Yalanlamakta olduğunuz şeye (cehennem azabına) gidin.” | |
| 30: (30-31) “Üç kola ayrılmış gölgeye gidin ki, o ne gölgelendirir ne de alevden korur.” | |
| 32: Şüphesiz cehennem, her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar. | |
| 33: Bunlar sanki birer kızıl devedir. | |
| 35: Bu, konuşamayacakları gündür. | |
| 36: Onlara izin de verilmez ki, özür dilesinler. | |
| 38: Bu, hüküm ve ayırma günüdür. Sizi ve öncekileri bir araya toplamışızdır. | |
| 39: Eğer bir tuzağınız varsa, haydi bana tuzak kurun! | |
| 41: Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, gölgeler içinde ve pınar başlarındadırlar. | |
| 42: Canlarının çektiği meyveler içerisindedirler. | |
| 43: “Yapmakta olduğunuz şeylere karşılık afiyetle yiyin için.” | |
| 44: Şüphesiz biz iyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız. | |
| 46: Ey inkâr edenler! (Dünyada) yiyin ve birazcık yararlanın! Şüphesiz sizler suçlularsınız. | |
| 48: Onlara, “Rükû edin (namaz kılın)” dendiği zaman rükû etmezler. | |
| 50: Onlar artık ondan (Kur’an’dan) sonra hangi söze inanacaklar? | |