| Şaban Piriş Meali |
|
| 1: Andolsun, birbiri ardınca gönderilenlere. | |
| 2: Şiddetle esip savrulanlara.. | |
| 3: Yaydıkça yayanlara.. | |
| 4: Ayırdıkça ayıranlara.. | |
| 5: Uyarıyı/zikri ulaştıranlara.. | |
| 6: Özür veya korkutmak için.. | |
| 7: Size vaadedilen elbette gerçekleşecektir. | |
| 8: Yıldızların ışığı söndüğü zaman.. | |
| 9: Gök yarıldığı.. | |
| 10: Dağlar un ufak savrulduğu zaman.. | |
| 11: Elçiler toplandığı zaman.. | |
| 12: -Hangi güne ertelenmiş? | |
| 13: -Hüküm/ayırma gününe.. | |
| 14: -Hüküm gününün ne olduğunu ne bilirsin? | |
| 15: -Vay haline o gün, yalanlayanların! | |
| 16: Evvelkileri yıkıma uğratmadık mı? | |
| 17: Daha sonra da geridekileri onlara tabi kılarız. | |
| 18: İşte suçlulara böyle yaparız! | |
| 19: Vay haline o gün, yalanlayanların! | |
| 20: Sizi basit bir sudan yaratmadık mı? | |
| 21: Ve suyu sağlam bir yere yerleştirmedik mi? | |
| 22: Belli bir süreye kadar.. | |
| 23: Buna gücümüz yetti. Ne güzel güç yetirenleriz. | |
| 25: Yeryüzünü toplanma yeri kılmadık mı? | |
| 26: Dirilere ve ölülere.. | |
| 27: Orada yüksek dağlar yaratıp, size tatlı su içirmedik mi? | |
| 28: Vay haline o gün yalanlayanların! | |
| 29: Haydi yalanladığınıza yürüyün. | |
| 30: Yürüyün üç kollu karaltıya! | |
| 31: Gölgelendirmez, alevden de korumaz. | |
| 32: Kütük büyüklüğünde kıvılcımlar atar. | |
| 33: Sanki o sarı halatlar gibidir. | |
| 35: Bu, onların konuşamayacakları bir gündür. | |
| 36: Özür dilemeleri için onlara izin verilmez. | |
| 37: Vay haline o günü yalanlayanların! | |
| 38: Bu, hüküm günüdür. Sizi ve evvelkileri bir araya toplarız. | |
| 39: -Eğer bana karşı bir tuzağınız varsa, onu hemen kurun! | |
| 40: Vay o gün yalanlayanların haline! | |
| 41: Allah’tan sakınanlar ise gölgeler ve pınar başlarındadır. | |
| 42: Arzu ettikleri meyveler.. | |
| 43: -Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin, için. | |
| 44: Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz. | |
| 45: Yalanlayanların o gün vay haline! | |
| 46: -Yiyin ve azıcık faydalanın, nasılsa siz suçlusunuz! | |
| 48: Onlara: -Boyun eğin denildiği zaman boyun eğmiyorlardı. | |
| 50: Bundan sonra hangi söze inanacaklar? | |