| Celal Yıldırım Meali |
|
| 1: Birbirlerinden neyi soruyorlar ? | |
| 2: (2-3) Hakkında görüş ayrılığına düştükleri çok önemli haberi mi ? | |
| 4: Hayır, (görüş ayrılığına gerek yok) ileride bilecekler. | |
| 5: Hayır, hayır, (hiç gerek yok, elbette) ileride bilecekler. | |
| 6: Yeryüzünü bir döşek, | |
| 7: Dağlan (yerin bir bakıma dengesini sağlayan) kazıklar yapmadık mı ? | |
| 8: Sizi çift çift (kadın-erkek) yarattık. | |
| 9: Uykunuzu, dinlenmenizi sağlayıcı kıldık. | |
| 10: Geceyi bir örtü, | |
| 11: Gündüzü, geçiminizi kazanmanıza uygun kıldık. | |
| 12: Üstünüzde yedi sağlam gök meydana getirdik. | |
| 13: (Onda) alabildiğine yanıp tutuşarak parlak ışık veren bir kandil (Güneş)i var kıldık. | |
| 14: (14-15-16) (Rüzgârın te'siriyle) sıkışıp yoğunlaşan bulutlardan döne ve (çeşitli) bitki çıkarmak; sarmaşık bahçeler yetiştirmek için bol bol yağmur indirdik. | |
| 17: Şüphesiz ki (Hakkı bâtıldan, doğruyu eğriden, haklıyı haksızdan) ayırd etme günü (Allah katında) belirlenmiş bir vakittir. | |
| 18: Sûr'a üfürüleceği gün gruplar hâlinde gelirsiniz. | |
| 19: Gökler açılacak, kapı kapı olacak. | |
| 20: Dağlar yerinden kopup yürütülecek, (tuz-buz olup) seraba dönecek. | |
| 21: (21-22) Cehennem, hiç şüphesiz ki bir pusu, azgın sapıkların varıp döneceği bir yerdir. | |
| 23: Orada uzun süre kalacaklar. | |
| 24: (24-25-26) Ne serinlik, ne de (serin, tatlı bir) içecek tadacaklar, (amellerine) uygun bir ceza olarak sadece kaynar su ve bir de irinli, çok soğuk bir su içecekler. | |
| 27: Çünkü onlar hiç de hesabı ummazlardı. | |
| 28: Âyetlerimizi yalan saydılar da saydılar. | |
| 29: Biz herşeyi (bir bir) sayıp kitaba geçirmişizdir. | |
| 30: Artık hep (bu azabı) tadın, size elbette azâbdan başka bir şey artırmıyacağız. | |
| 31: (31-32-33-34) (Allah'tan derin bir saygı ile) korkup (fenalıklardan) sakınanlara kurtuluş, başarıya erişme, bahçeler, bağlar, göğüsleri yeni kabarmış yaşıtlar; dolu dolu kadehler vardır. | |
| 35: Orada ne boş-anlamsız söz, ne de yalan işitirler. | |
| 36: Rabbından bir mükâfat, yeterli bir bağıştır (bunlar)! | |
| 37: O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi, Rahmân'dır; O'na söz söylemeye güç getiremezler. | |
| 38: O gün o (büyük) Ruh (Melek Cebrail) ve melekler ayakta saf hâlinde duracaklar. Rahmân'ın izin verdiklerinin dışında kimseler konuşamıyacak. İzin verilen de ancak doğruyu söyleyecek. | |
| 39: İşte hakk olan gün, budur. Arzu eden kimse Rabbına bir varış yolu edinsin ! | |
| 40: Doğrusu biz, sizi yakın bir azâb ile uyardık; o gün, kişi, ellerinin önden gönderdiğine bakacak. Hakk'ı inkâr eden ise, (büyük bir pişmanlık içinde) «keşke (bugün) toprak olaydım !» diyecek. | |