| Yaşar Nuri Öztürk Meali |
|
| 1: Yemin olsun, çekip koparanlara/yay çekenlere/kuyudan su çekenlere/bağsız-bekçisiz koşan atlara/ayrılık yüzünden hasret çekenlere/daldırıp daldırıp çıkaranlara, | |
| 2: Yemin olsun, rahatça, incitmeden çekenlere/düğümü hünerle çözenlere/bir yerden bir yere gidenlere/coşkuyla iç çekenlere, | |
| 3: Yemin olsun, boşlukta yahut suda yüzüp gidenlere, | |
| 4: Derken öne geçip yarışı kazananlara, | |
| 5: Bir iş ve oluşu çekip çevirenlere, | |
| 6: Ki o gün şiddetle sarsacak olan sarsacaktır. | |
| 7: Onu, ardısıra gelen izleyecektir. | |
| 8: Bazı kalpler o gün kaygıdan titreyecektir. | |
| 9: Onların gözleri yerlere eğilecektir. | |
| 10: "Biz gerçekten bu çukurda eski halimize döndürülecek miyiz?" diyorlar. | |
| 11: "Un ufak kemikler haline geldikten sonra, öyle mi!" | |
| 12: "Hüsran dolu bir dönüştür bu öyleyse!" diye konuştular. | |
| 13: Oysa ki o, sert bir komut sesinden ibarettir. | |
| 14: Bir anda hepsi uyanıp ortaya geliverir. | |
| 15: Ulaştı mı sana Mûsa'nın haberi? | |
| 16: Hani, Rabbi ona, kutsal vadide, Tuva'da seslenmişti: | |
| 17: "Firavun'a git! İyice azdı o." | |
| 18: "De ki ona: 'Arınıp temizlenmeye ne dersin?" | |
| 19: "Seni Rabbine kılavuzlayayım da gönülden ürperesin!" | |
| 20: Derken, ona o en büyük mucizeyi gösterdi. | |
| 21: Ama o yalanladı, isyan etti. | |
| 22: Sonra, sırtını döndü; koşuyordu. | |
| 23: Derken, bir araya toplayıp bağırdı. | |
| 24: Dedi ki: "Ben sizin en yüce rabbinizim." | |
| 25: Bunun üzerine Allah, onu sonraya ve önceye ibret olmak üzere bir ceza ile çarptı. | |
| 26: Kuşkusuz, bunda, içine ürperti düşen için tam bir ibret vardır. | |
| 27: Siz mi daha zorsunuz yaratılışça, gök mü? | |
| 28: Onu O yapıp kurdu. Onun boyunu yükseltti; ardından ona ahenk ve düzen verdi. | |
| 29: Gecesini kararttı, kuşluğunu ortaya çıkardı. | |
| 30: Bundan sonra da yeri yayıp deve kuşu yumurtası biçiminde yuvarlattı. | |
| 31: Ondan suyunu, otlağını çıkardı. | |
| 32: Dağları, demir atmış gibi oturttu; | |
| 33: Sizin için ve hayvanlarınız için bir geçim aracı olarak. | |
| 34: O güç yetmez büyük felaket geldiğinde, | |
| 35: O gün insan, uğrunda gayret sarfettiği şeyi hatırlar. | |
| 36: Gören kişi için cehennem apaçık ortaya çıkarılmıştır. | |
| 37: Artık azmış olan, | |
| 38: Ve iğreti hayatı yeğlemiş olan için, | |
| 39: Cehennem, barınağın ta kendisidir. | |
| 40: Rabbinin yüceliğinden korkup nefsini boş heveslerden yasaklamış olan içinse, | |
| 41: Cennet, barınağın ta kendisidir. | |
| 42: O saatten soruyorlar sana, "gelip demir atması ne zaman?" diye. | |
| 43: Nerede sende, onu hatırlatacak şey! | |
| 44: Ona ilişkin bilginin sonu Rabbine varır. | |
| 45: Sen sadece, ondan korkanları uyaransın. | |
| 46: Onu gördükleri gün onlar, dünyada sanki bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamışa dönerler. | |