| Ahmed Hulusi Meali |
|
| 1: Asıldı yüzü ve çevirdi yüzünü! | |
| 2: O âmâ geldi diye. | |
| 3: Ne bilirsin, belki o arınacak! | |
| 4: Yahut hatırlatılanı düşünecek de böylece o zikra (hatırlatma) kendisine fayda verecek! | |
| 5: Kendini mustağni görene gelince. . . | |
| 6: Sen ona ilgi gösteriyorsun! | |
| 7: Onun arınmamasından sana ne! | |
| 8: Ama sana öğrenme hevesiyle gelen o! | |
| 9: O haşyet duyuyor! | |
| 10: Sen onunla ilgilenmiyorsun! | |
| 11: Hayır, muhakkak ki o hatırlatmadır. | |
| 12: Dileyen Onu hatırlar! | |
| 13: Çok şerefli kayıtlardadır, | |
| 14: Ulviyete yükseltilmiş ve tümüyle arınmış! | |
| 15: Sefere'nin (yazıcı meleklerin) elleri (kuvveleri) ile. | |
| 16: Keriym (şerefli, üstün) ve Barr (daima iyilik ve tâat sadır olan Sefere). | |
| 17: Ölesi (de hakikati göresi) insan, ne kadar da inkârcıdır! | |
| 18: Hangi şeyden yarattı onu? | |
| 19: Bir nutfeden yarattı onu; tabiatını oluşturdu! | |
| 20: Sonra yolunu kolaylaştırdı ona. | |
| 21: Sonra öldürdü de kabre (bedene) yerleştirdi onu. | |
| 22: Sonra onu dilediğinde kabrinden (bedeninden) bâ's eder. | |
| 23: Hayır! Ona emrettiği şeyi henüz yerine getirmedi (Hilâfetinin tam hakkını veremedi). | |
| 24: İnsan yediğine bir baksın! | |
| 25: Doğrusu biz o suyu bolca akıtıp döktük. | |
| 26: Sonra arzı bir şakk ile yardık da (böylece), | |
| 27: Orada ekinler yetiştirdik. | |
| 28: Üzüm, taze yonca, | |
| 29: Zeytin, hurma, | |
| 30: Sık ve iri ağaçlı bahçeler, | |
| 31: Meyve ve çayır, | |
| 32: Siz ve en'amınız yararlansın diye. | |
| 33: O korkunç sayha duyulduğunda, | |
| 34: O süreçte kişi, kardeşinden kaçar, | |
| 35: Anasından, babasından, | |
| 36: Karısından ve oğullarından! | |
| 37: O süreçte onlardan her birinin derdi kendi işidir! | |
| 38: O süreçte yüzler (vardır) parıldar! | |
| 39: Gülen, müjdelendiğiyle sevinçli! | |
| 40: O süreçte nice yüzler de (vardır) toz kapatmış! | |
| 41: Onu da karalık bürür! | |
| 42: İşte bunlar facir (bâtıla meyleden) hakikat bilgisini inkâr edenlerin ta kendileridirler! | |