| Ali Fikri Yavuz Meali |
|
| 1: (Peygamber) hoşlanmadı ve yüzünü çevirdi, | |
| 2: Kendisine o a’mâ geldi diye... | |
| 3: Onun halini sana hangi şey bildirdi? Belki o, (senden sormakla cehalet kirinden) temizlenecekti. | |
| 4: Yahud öğüd alacaktı da, o öğüt kendisine fayda verecekti. | |
| 5: Amma (malı ile Allah’a) ihtiyaç göstermiyene gelince; | |
| 6: Sen, ona dönüb sözüne kulak veriyorsun. | |
| 7: Onun (İslâm’ı kabul etmeyib) temizlenmemesinden sana ne? (Sen ancak tebliğe memursun). | |
| 8: Amma sana koşarak gelen, | |
| 9: Allah’dan korkmuş iken, | |
| 10: Sen ondan yüz çeviriyorsun. | |
| 11: Hayır, (bir daha böyle yapma) çünkü o Kur’an bir öğüddür. | |
| 12: Artık dileyen ondan öğüd alır. | |
| 13: O Kur’an, (Levh-i Mahfûz’da, Allah katında) çok şerefli sahifelerdedir. | |
| 14: Ki (onların) kıymetleri yüksektir; tertemizdirler... | |
| 15: (Meleklerden ibaret) kâtiblerin elleri ile yazılmıştır, | |
| 16: Ki onlar, (Allah katında) kerimdirler, itaatkârdırlar... | |
| 17: Kahrolası (kâfir) insan, ne nankör şey!... | |
| 18: (Bu kibir ve gurur nereden? düşünmez mi? ) onu (yaratan) hangi şeyden yarattı? | |
| 19: Bir nutfeden (meniden) onu yarattı da (insan) biçimine koydu. | |
| 20: Sonra (ana rahminden çıkmak için) ona yolunu kolaylaştırdı. | |
| 21: Sonra onu öldürdü de kabre gömdürdü. | |
| 22: Sonra dilediği vakit, onu tekrar diriltecek, tam olarak. | |
| 23: Doğrusu o insan, (Allah’ın) kendisine emrettiğini tam olarak hiç yerine getirmemiştir. | |
| 24: Bir de o insan (yediği) yemeğine baksın; (onu rızık olarak kendisine nasıl verdik): | |
| 25: Gerçekten biz, yağmuru bol bol yağdırdık. | |
| 26: Sonra (nebat bitsin diye) toprağı bir yarış yardık. | |
| 27: Böylece bitirdik onda daneler, | |
| 28: Üzümler, yoncalar. | |
| 29: Zeytinlikler, hurmalıklar. | |
| 30: Ağaçları göğe doğru yükselen bahçeler, | |
| 31: Meyveler ve nice çayırlar... | |
| 32: (Bütün bunları) sizin ve davarlarınızın menfaati için yarattık. | |
| 33: Amma kıyamet sayhası geldiği zaman, | |
| 34: O gün kişi kaçacak kardeşinden, | |
| 35: Anasından ve babasından, | |
| 36: Zevcesinden ve oğullarından, | |
| 37: O gün, onlardan herkesin kendine yeter bir işi vardır, (ancak kendi derdi ile kalır). | |
| 38: Bir takım yüzler vardır ki, o gün parıldar: | |
| 39: Güler sevinir... | |
| 40: Nice yüzler de vardır ki, o gün üzerlerinde toz toprak var. | |
| 41: Onları karanlık ve karalık kaplayacaktır. | |
| 42: İşte bunlar, kâfirler, facirlerdir... | |