» 69 / Hâkka  12:

Kuran Sırası: 69
İniş Sırası: 78
Hakka Suresi = Hakikat/Gerçeklesen Suresi
adini 1. ayetinde geçen hakka kelimesinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52

69:12 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
ki, biz bunu edə bilək | Sizə | dərs | və yadda saxla | qulaqlar) | xatırlayaraq |

LNCALHÆ LKM TZ̃KRT WTAYHÆ ǼZ̃N WÆAYT
linec'ǎlehā lekum teƶkiraten ve teǐyehā uƶunun vāǐyetun

لِنَجْعَلَهَا لَكُمْ تَذْكِرَةً وَتَعِيَهَا أُذُنٌ وَاعِيَةٌ

Transcript Okunuş Türkçe
1. LNCALHÆ = linec'ǎlehā : ki, biz bunu edə bilək
2. LKM = lekum : Sizə
3. TZ̃KRT = teƶkiraten : dərs
4. WTAYHÆ = ve teǐyehā : və yadda saxla
5. ǼZ̃N = uƶunun : qulaqlar)
6. WÆAYT = vāǐyetun : xatırlayaraq
ki, biz bunu edə bilək | Sizə | dərs | və yadda saxla | qulaqlar) | xatırlayaraq |

[CAL] [] [Z̃KR] [WAY] [ÆZ̃N] [WAY]
LNCALHÆ LKM TZ̃KRT WTAYHÆ ǼZ̃N WÆAYT

linec'ǎlehā lekum teƶkiraten ve teǐyehā uƶunun vāǐyetun
لنجعلها لكم تذكرة وتعيها أذن واعية

[ج ع ل] [] [ذ ك ر] [و ع ي] [ا ذ ن] [و ع ي]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
لنجعلها ج ع ل | CAL LNCALHÆ linec'ǎlehā ki, biz bunu edə bilək That We might make it
لكم | LKM lekum Sizə for you
تذكرة ذ ك ر | Z̃KR TZ̃KRT teƶkiraten dərs a reminder
وتعيها و ع ي | WAY WTAYHÆ ve teǐyehā və yadda saxla and would be conscious of it
أذن ا ذ ن | ÆZ̃N ǼZ̃N uƶunun qulaqlar) an ear
واعية و ع ي | WAY WÆAYT vāǐyetun xatırlayaraq conscious.
ki, biz bunu edə bilək | Sizə | dərs | və yadda saxla | qulaqlar) | xatırlayaraq |

[CAL] [] [Z̃KR] [WAY] [ÆZ̃N] [WAY]
LNCALHÆ LKM TZ̃KRT WTAYHÆ ǼZ̃N WÆAYT

linec'ǎlehā lekum teƶkiraten ve teǐyehā uƶunun vāǐyetun
لنجعلها لكم تذكرة وتعيها أذن واعية

[ج ع ل] [] [ذ ك ر] [و ع ي] [ا ذ ن] [و ع ي]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
لنجعلها ج ع ل | CAL LNCALHÆ linec'ǎlehā ki, biz bunu edə bilək That We might make it
Lam,Nun,Cim,Ayn,Lam,He,Elif,
30,50,3,70,30,5,1,
PRP – məqsədin ön zərrəciyi lām
V – 1-ci şəxs cəm qeyri-kamil fel, subjunktiv əhval
PRON – 3-cü şəxs qadın tək obyekt əvəzliyi
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
لكم | LKM lekum Sizə for you
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefiksli ön söz lām
PRON – 2-ci şəxs kişi cəm şəxs əvəzliyi
جار ومجرور
تذكرة ذ ك ر | Z̃KR TZ̃KRT teƶkiraten dərs a reminder
Te,Zel,Kef,Re,Te merbuta,
400,700,20,200,400,
N – ittihamedici qadın qeyri-müəyyən (II forma) şifahi isim
اسم منصوب
وتعيها و ع ي | WAY WTAYHÆ ve teǐyehā və yadda saxla and would be conscious of it
Vav,Te,Ayn,Ye,He,Elif,
6,400,70,10,5,1,
CONJ – prefiksli birləşmə wa (və)
V – 3-cü şəxs qadın tək qüsursuz feli, subjunktiv əhval
PRON – 3-cü şəxs qadın tək obyekt əvəzliyi
الواو عاطفة
فعل مضارع منصوب و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
أذن ا ذ ن | ÆZ̃N ǼZ̃N uƶunun qulaqlar) an ear
,Zel,Nun,
,700,50,
"N – nominativ qadın qeyri-müəyyən isim → Qulaq"
اسم مرفوع
واعية و ع ي | WAY WÆAYT vāǐyetun xatırlayaraq conscious.
Vav,Elif,Ayn,Ye,Te merbuta,
6,1,70,10,400,
ADJ – nominativ qadın qeyri-müəyyən fəal iştirakçı
صفة مرفوعة

Konu Başlığı: -

Abdulbaki Gölpınarlı : Bu, size bir öğüt ve ibret olsun ve belleyip unutmayan kulaklarda kalsın diye.
Adem Uğur : Onu sizin için bir ibret ve öğüt yapalım ve belleyici kulaklar onu bellesin diye.
Ahmed Hulusi : Onu, sizin için bir hatırlatma ve iyi algılayan kulak da onu iyi kavrasın diye (naklettik)!
Ahmet Tekin : Bunları size bir ibret yapalım da, anlayıp değerlendirebilecek kimselerin kulaklarında kalmaya devam etsin istedik.
Ahmet Varol : Bunu sizin için bir ibret yapalım ve kavrayan kulaklar bunu kavrasın diye.
Ali Bulaç : Öyle ki, onu sizlere bir ibret (hatırlatma ve öğüt) kılalım. 'Gerçeği belleyip kavrayabilen' kullar da onu belleyip kavrasın.'
Ali Fikri Yavuz : Onu (müminleri kurtarıp da kâfirleri boğmamızı) size bir ibret yapalım ve onu belleyip saklıyan kulaklar saklasın diye...
Azerice : Onu sizə bir öyüd-nəsihət edək ki, eşidənlər eşitsin.
Bekir Sadak : (11-12) Su tastigi vakit, size bir ibret olmak uzere, anlayisli kulaklar anlasin diye suzulen gemide, sizi Biz tasimisizdir.
Celal Yıldırım : (11-12) Doğrusu biz, su iyice kabarıp taştığında size ibret ve öğüt kılmamız için ve anlayabilen kulaklar anlasın diye sizi yüzüp giden gemide taşıdık.
Diyanet İşleri : (11-12) Şüphesiz, (Nûh zamanında) su bastığı vakit, sizi gemide biz taşıdık ki, bu olayı sizin için bir uyarı yapalım ve belleyecek kulaklar da onu bellesin.
Diyanet İşleri (eski) : (11-12) Su taştığı vakit, size bir ibret olmak üzere, anlayışlı kulaklar anlasın diye süzülen gemide, sizi Biz taşımışızdır.
Diyanet Vakfi : Onu sizin için bir ibret ve öğüt yapalım ve belleyici kulaklar onu bellesin diye.
Edip Yüksel : Ki o size bir ders olsun ve dinleyen kulaklar anlasın.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onu size bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onu sizlere bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye.
Elmalılı Hamdi Yazır : Onu sizlere bir anid yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye
Fizilal-il Kuran : Onu size bir ibret yapalım ve belleyen kulaklar onu bellesin.
Gültekin Onan : Öyle ki, onu sizlere bir ibret (hatırlatma ve öğüt) kılalım. 'Gerçeği belleyip kavrayabilen' kullar da onu 'belleyip kavrasın'.
Hâkka : Onu sizə bir öyüd-nəsihət edək ki, eşidənlər eşitsin.
Hakkı Yılmaz : (11,12) Şüphesiz Biz, onu size bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye sular kabarınca sizi gemide Biz taşıdık.
Hasan Basri Çantay : Onu sizin için bir öğüt ve ibret yapalım, onu belleyen kulaklar da bellesin diye.
Hayrat Neşriyat : Tâ ki onu sizin için bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar, onu bellesin!
İbni Kesir : Ki bunu sizin için bir öğüt ve ibret yapalım. Ve anlayışlı kulaklar anlasın diye.
İskender Evrenosoğlu : Onu sizin için bir ibret kılalım ve işiten kulaklar onu bellesin diye.
Muhammed Esed : ki bütün bunları size (kesintisiz) bir uyarı haline getirelim ve her uyanık ve duyarlı kulak onu bilinçle algılayabilsin.
Ömer Nasuhi Bilmen : (11-12) Şüphe yok ki, su taştığı zaman sizi o akan gemiye Biz yükledik. Onu (o necâtı) sizin için bir ibret kılmamız için ve hıfzeden kulakların onu anlamaları için (öyle yaptık).
Ömer Öngüt : Onu sizin için bir ibret ve öğüt yapalım ve anlayışlı kulaklar onu anlasın diye.
Şaban Piriş : Bunu sizin için bir öğüt/uyarı kılalım ve anlayışlı kulaklar duysun diye...
Suat Yıldırım : (11-12) Unutmayın ki Nûh zamanında, sular taştığı vakit, sizi (varlığınıza vesile olan atalarınızı) emniyetli gemide Biz taşımıştık! Onu sizin için hem bir ibret vesilesi kılalım, hem de can kulağı ile dinleyip ders alanlar iyice bellesinler diye böyle yapmıştık.
Süleyman Ateş : Ki onu size bir ibret yapalım ve belleyen kulak(lar) onu bellesin.
Tefhim-ul Kuran : Öyle ki, onu sizlere bir ibret (hatırlatma ve öğüt) kılalım. 'Gerçeği belleyip kavrayabilen' kullar da onu belleyip kavrasın.
Ümit Şimşek : Bunu size bir ibret yapalım ve işitecek kulaklar onu iyice bellesin diye.
Yaşar Nuri Öztürk : Ki onu size bir hatırlatıcı/düşündürücü yapalım ve kavrayabilen kulak kavrasın.

Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}