| Edip Yüksel Meali |
|
| 1: A.L.R. Bu (harfler) kitabın ve apaçık Kuran'ın mucizesidir. | |
| 2: İnkar edenler, keşke müslüman olsaydık diye arzulayacaklardır. | |
| 3: Bırak onları, yesinler, eğlensinler ve umutlarıyla oyalansınlar; mutlaka öğreneceklerdir. | |
| 4: Biz hiç bir topluluğu belirlenmiş bir yazgı olmaksızın yok etmeyiz. | |
| 5: Hiç bir toplum belirlenmiş süresini ne geçebilir, ne de gerisinde kalır. | |
| 6: Dediler ki: 'Ey kendisine zikir (mesaj) indirilmiş olan, sen bir delisin.' | |
| 7: 'Doğru sözlü isen bize melekleri getirsene.' | |
| 8: Biz melekleri ancak belli bir amaç için göndeririz, o zaman da kimseye süre tanınmaz. | |
| 9: Kuşkusuz zikri (mesajı) biz, evet biz indirdik ve onu koruyacak da elbette yine biziz. | |
| 10: Senden önce, geçmiş topluluklara da elçiler gönderdik. | |
| 11: Onlara her ne zaman bir elçi geldiyse onu alaya aldılar. | |
| 12: İşte suçluların kalbine böyle (bir tavrı) sokarız. | |
| 13: Nitekim, ona inanmazlar. Kendilerinden öncekilerin sünneti (adeti) de böyleydi. | |
| 14: Onlara gökten bir kapı açsak ve onun içinde yükselecek olsalardı, | |
| 15: 'Gözlerimiz sarhoş edildi, büyülendik,' diyeceklerdi. | |
| 16: Gökte galaksiler yerleştirdik, ve gözleyenler için onları süsledik. | |
| 17: Ve onları her kovulmuş şeytandan koruduk. | |
| 18: Ancak onlardan kulak hırsızlığı eden olursa onu alevli bir ateş mermisi kovalar | |
| 19: Yeryüzünü genişletip içine sağlam dağlar yerleştirdik ve orada her şeyi mükemmel bir ölçüye göre bitirdik. | |
| 20: Orada hem sizin için ve hem sizin beslemediğiniz yaratıklar için yaşanacak bir ortam oluşturduk. | |
| 21: Hiç bir şey yoktur ki onun hazineleri bizim yanımızda olmasın, ancak biz onu belirlenmiş bir ölçüyle indiririz. | |
| 22: Rüzgarı aşılayıcı olarak gönderdik; gökten bir su indirip sizi onunla suladık. Oysa siz onu depo edemezdiniz. | |
| 23: Biz, elbette biz diriltir ve öldürürüz, sonunda asıl varis olanlar da biziz. | |
| 24: İlerleyenlerinizi de biliriz, geride kalanları da biliriz. | |
| 25: Onları, senin Rabbin toplayacak. O Bilgedir, Bilendir. | |
| 26: İnsanı, kurumuş, yıllanmış balçıktan yarattık. | |
| 27: Cinleri de önceden, içe işleyen parlak ateşten yarattık. | |
| 28: Rabbin meleklere, 'Kurumuş, yıllanmış balçıktan bir insan yaratacağım,' demişti. | |
| 29: 'Onu düzenleyip ona ruhumdan üflediğimde hemen onun için secdeye varın,' demişti. | |
| 30: Tüm melekler topluca secde ettiler; | |
| 31: Ancak İblis (şeytan) hariç. Secde edenlerle beraber olmayı red etti. | |
| 32: Dedi ki: 'Seni secde edenlerle beraber olmaktan alıkoyan şey nedir, İblis?' | |
| 33: Dedi ki: 'Kurumuş, yıllanmış balçıktan yarattığın insana secde edecek değilim.' | |
| 34: (Tanrı:) 'Öyleyse çık oradan; sen kovuldun!' | |
| 35: 'Yargı gününe kadar laneti hakkettin,' dedi. | |
| 36: 'Rabbim, dirilecekleri güne kadar beni ertele,' dedi. | |
| 37: Dedi ki: 'Tamam, sen ertelendin,' | |
| 38: 'Bilinen vaktin gününe kadar....' | |
| 39: Dedi ki: 'Rabbim, beni yoldan çıkarttığın için, onları yeryüzünde ayartıp topluca saptıracağım.' | |
| 40: 'Kendilerini sadece sana adayanlar hariç.' | |
| 41: Dedi ki: 'İşte benim değişmez yasam budur.' | |
| 42: 'Elbette, sadece bana kulluk edenlere karşı bir gücün yoktur. Ancak sana uyan sapıklara gücün yeter.' | |
| 43: 'Cehennem hepsinin buluşma yeridir.' | |
| 44: 'Onun yedi kapısı vardır ve her bir kapı için onlardan belli bir pay vardır.' | |
| 45: Erdemliler ise bahçeler ve pınarlar içindedir. | |
| 46: Oraya barış ve güvenlik içinde girin. | |
| 47: Göğüslerindeki kıskançlığı kaldırırız; kardeşçe karşılıklı yerleştirilmiş koltuklar üzerindedirler. | |
| 48: Orada onlara hiç bir yorgunluk dokunmaz ve oradan da çıkarılacak değillerdir. | |
| 49: Kullarıma haber ver ki ben Bağışlayıcıyım, Rahimim. | |
| 50: Ve azabım da çok acı bir azaptır. | |
| 51: Onlara İbrahim'in konuklarından haber ver. | |
| 52: Onun yanına varıp, 'Selam!,' demişlerdi. O da, 'Biz sizden korkuyoruz,' demişti. | |
| 53: 'Endişelenme, biz sana bilgin bir oğul müjdesini veriyoruz,' demişlerdi. | |
| 54: 'İyice yaşlanmışken beni mi müjdeliyorsunuz! Beni ne ile müjdeliyorsunuz,' dedi. | |
| 55: 'Sana gerçeği müjdeledik, umudunu kesme,' dediler. | |
| 56: 'Sapıklardan başka Rabbinin rahmetinden kim umut keser,' dedi. | |
| 57: 'Ey elçiler, göreviniz nedir,' dedi. | |
| 58: 'Biz, suçlu bir topluma gönderildik;' | |
| 59: 'Ancak Lut'un ailesi hariç. Hepsini kurtaracağız.' | |
| 60: 'Yalnız karısı hariç; onun geride kalanlardan olmasını kararlaştırdık,' dediler. | |
| 61: Elçiler, Lut'un ailesine geldiklerinde | |
| 62: (Lut:) 'Siz, bizce tanınmayan bir topluluksunuz,' dedi. | |
| 63: Dediler ki: ' Onların kuşkulandıkları şeyi sana getirdik.' | |
| 64: 'Sana gerçeği getirdik, biz elbette doğru konuşuyoruz.' | |
| 65: 'Geceleyin ailenle birlikte çık. Arkalarından izle ve hiç biriniz arkaya bakmasın. Size emredilen yere gidin.' | |
| 66: 'Şu halk, sabahleyin yok edilecektir' şeklindeki emri kendisine bildirdik. | |
| 67: Kent halkı neşe içinde geldiler. | |
| 68: 'Bunlar konuklarımdır, sakın beni utandırmayın.' | |
| 69: 'ALLAH 'tan korkun, beni rezil etmeyin,' dedi. | |
| 70: 'İnsanlarla diyalog kurmaktan seni menetmemiş miydik,' dediler. | |
| 71: 'İşte benim kızlarım,' dedi, 'İlla da istiyorsanız!' | |
| 72: Ne yazık ki onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı. | |
| 73: Tan ağarırken onları felaketli bir gürültü yakaladı. | |
| 74: Onun altını üstüne getirdik. Üzerlerine çamurdan yapılmış sert taşlar indirdik. | |
| 75: Bunda, inceleyip araştıranlar için dersler vardır. | |
| 76: Ve o (yıkıntı kent), yol üzerinde durmaktadır. | |
| 77: Bunda, inananlar için bir işaret vardır. | |
| 78: Gerçekten Eyke halkı da zalimlerden idi. | |
| 79: Onlardan öc aldık. Her ikisi de belgelenmiştir. | |
| 80: Hicr halkı da elçileri yalanladı. | |
| 81: Kendilerine ayetlerimizi verdik, fakat ondan yüz çevirdiler. | |
| 82: Dağlardan güvenli evler yontuyorlardı. | |
| 83: Sabahleyin onları da o korkunç gürültü yakaladı. | |
| 84: Kazandıklarının hiç biri onları kurtaramadı. | |
| 85: Biz, gökleri, yeri ve aralarındaki şeyleri belli bir amaç için yarattık. O saat (dünyanın sonu) elbette gelecektir, öyleyse onlara güzel ve yumuşak davran. | |
| 86: Rabbin elbette Yaratandır, Bilendir. | |
| 87: Biz sana yedi çifti ve büyük Kuran'ı verdik. | |
| 88: Onlardan (elçilerden) bazılarına verdiklerimizi kıskanma ve onlardan (inkarcılardan) ötürü de üzülme. İnananlara kanatlarını indir. | |
| 89: De ki: 'Ben apaçık bir uyarıcıyım.' | |
| 90: Aynı şekilde o bölücülerle de ilgileneceğiz. | |
| 91: Onlar ki Kuran'ı parçalara ayırdılar. | |
| 92: Rabbine and olsun ki, hepsinden soracağız | |
| 93: Yaptıkları şeylerden. | |
| 94: Öyleyse sana emredileni açıkça ortaya koy ve müşriklere de aldırma. | |
| 95: Alay edenlere karşı biz sana yeteriz. | |
| 96: Onlar ki ALLAH ile beraber başka tanrılar oluşturdular. Yakında bilecekler. | |
| 97: Söylediklerinden ötürü göğsünün daraldığını biliyoruz | |
| 98: Rabbini yüceltip coşkuyla an ve yerlere kapan. | |
| 99: Rabbine kulluk et ki kesin bir inanca sahip olasın. | |