N – nominativ kişi adı PRON – 1-ci şəxs tək sahiblik əvəzliyi اسم مرفوع والياء المحذوفة ضمير متصل في محل جر بالاضافة
اغفر
غ ف ر | ĞFR
ÆĞFR
ğfir
bağışla
Forgive
Elif,Ğayn,Fe,Re, 1,1000,80,200,
V – 2-ci şəxs kişi tək imperativ feli فعل أمر
لي
|
LY
lī
Mən
me
Lam,Ye, 30,10,
P – prefiksli ön söz lām PRON – 1-ci şəxs tək şəxs əvəzliyi جار ومجرور
وهب
و ه ب | WHB
WHB
ve heb
və verin
and grant
Vav,He,Be, 6,5,2,
CONJ – prefiksli birləşmə wa (və) V – 2-ci şəxs kişi tək imperativ feli الواو عاطفة فعل أمر
لي
|
LY
lī
Mənə
me
Lam,Ye, 30,10,
P – prefiksli ön söz lām PRON – 1-ci şəxs tək şəxs əvəzliyi جار ومجرور
ملكا
م ل ك | MLK
MLKÆ
mulken
mülk (hakimiyyət)
a kingdom,
Mim,Lam,Kef,Elif, 40,30,20,1,
N – ittihamedici kişi qeyri-müəyyən isim اسم منصوب
لا
|
LÆ
lā
not
Lam,Elif, 30,1,
NEG – mənfi hissəcik حرف نفي
ينبغي
ب غ ي | BĞY
YNBĞY
yenbeğī
bəxtsiz
(will) belong
Ye,Nun,Be,Ğayn,Ye, 10,50,2,1000,10,
V – 3-cü şəxs kişi təki (forma VII) qüsursuz fel فعل مضارع
لأحد
ا ح د | ÆḪD̃
LǼḪD̃
lieHadin
heç kimə
to anyone
Lam,,Ha,Dal, 30,,8,4,
P – prefiksli ön söz lām N – kişi cinsi qeyri-müəyyən isim جار ومجرور
من
|
MN
min
after me.
Mim,Nun, 40,50,
P – ön söz حرف جر
بعدي
ب ع د | BAD̃
BAD̃Y
beǎ'dī
məndən sonra
after me.
Be,Ayn,Dal,Ye, 2,70,4,10,
N – cins kişi adı PRON – 1-ci şəxs tək sahiblik əvəzliyi اسم مجرور والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إنك
|
ÎNK
inneke
çünki sənsən
Indeed, You
,Nun,Kef, ,50,20,
ACC – təqsirləndirici hissəcik PRON – 2-ci şəxs kişi tək obyekt əvəzliyi حرف نصب والكاف ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
أنت
|
ǼNT
ente
Sən
[You]
,Nun,Te, ,50,400,
PRON – 2-ci şəxs kişi tək şəxs əvəzliyi ضمير منفصل
الوهاب
و ه ب | WHB
ÆLWHÆB
l-vehhābu
çox mehriban
"(are) the Bestower."""
Elif,Lam,Vav,He,Elif,Be, 1,30,6,5,1,2,
N – nominativ kişi tək isim اسم مرفوع
Konu Başlığı: [38:30-40] Süleyman Mal ve Mülk İle Sınanıyor
Abdulbaki Gölpınarlı : Rabbim demişti, beni yarlıga ve bana öyle bir saltanat ver ki benden sonra hiçbir kimse nâil olamasın o saltanata, şüphe yok ki senin vergin, ihsânın, boldur.
Adem Uğur : Süleyman: Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen, daima bağışta bulunansın, dedi.
Ahmed Hulusi : "Rabbim beni mağfiret et (birimselliğimi ört) ve bana, benden sonra kimseye gerekmeyecek (bana has) bir özellik hibe et. . . Muhakkak ki sen Vehhab'sın" (diye dua etti).
Ahmet Tekin : 'Rabbim, beni koruma kalkanına al, bağışla. Bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık, bir devlet hibe et. Sen yalnız sen, en çok bağışlayansın.' dedi.
Ahmet Varol : Dedi ki: 'Rabbim! Beni bağışla ve bana, benden sonra kimseye nasip olmayacak bir hükümranlık lütfet. Şüphesiz, sen çok ihsan sahibisin.'
Ali Bulaç : "Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin."
Ali Fikri Yavuz : Şöyle dua etti: “- Ey Rabbim! beni bağışla. Bana öyle bir mülk ver ki, benden sonra hiç kimsede olmasın. Muhakkak ki sen, bütün dilekleri verensin = Vehhâb’sın.”
Azerice : "Ey Rəbbim! Məni bağışla. Mənə məndən sonra heç kəsin sahib ola bilməyəcəyi bir mal nəsib et. Həqiqətən, Sən çox Bağışlayansan!" dedi.
Bekir Sadak : Suleyman: «Rabbim! Beni bagisla, bana benden sonra kimsenin ulasamiyacagi bir hukumranlik ver; Sen suphesiz, daima bagista bulanansin» dedi.
Celal Yıldırım : Ey Rabbim! dedi, beni bağışla ; bana benden sonra hiç kimseye yaraşmayan bir mülk (hükümdarlık) ihsan eyle. Şüphesiz ki sen, karşılıksız çokça verensin.
Diyanet İşleri : Süleyman, “Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana, benden sonra kimseye lâyık olmayacak bir mülk (hükümranlık) bahşet! Şüphesiz sen çok bahşedicisin!” dedi.
Diyanet İşleri (eski) : Süleyman: 'Rabbim! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver; Sen şüphesiz, daima bağışta bulunansın' dedi.
Diyanet Vakfi : Süleyman: Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen, daima bağışta bulunansın, dedi.
Edip Yüksel : Dedi ki, 'Rabbim beni bağışla. Bana, benden sonra kimsenin ulaşamıyacağı bir yönetim ver. Sen Bahşedensin.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Süleyman: «Ey Rabbim! Beni bağışla ve bana öyle bir mülk ihsan et ki, ardımdan hiç kimseye yaraşmasın. Şüphesiz, bütün dilekleri veren sensin.» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : «Ya Rab, beni bağışla ve bana öyle bir mülk ihsan et ki ardımdan hiç kimseye yaraşmasın. Şüphesiz bütün dilekleri veren Sensin, Sen.» dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ya rab! bana mağrifet buyur ve bana öyle bir mülk bağışla ki ardımdan kimseye yaraşmasın, şübhesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen, dedi
Fizilal-il Kuran : Süleyman: «Rabb'im! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Sen şüphesiz daima bağışta bulunansın» dedi.
Gültekin Onan : "Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin."
Hakkı Yılmaz : (34,35) "Andolsun ki Biz Süleymân'ı da çeşitli badirelerden, sıkıntılardan geçirerek saflaştırmıştık/ olgunlaştırmıştık. Ve tahtının üzerine bir ceset bırakmıştık. Sonra o, döndü; “Ey Rabbim! Beni koru/bana maddî ve manevî pislik bulaştırma ve bana, benden sonra hiç kimseye yaraşmayan bir mülk hibe et/ bağışla! Şüphesiz ki Sen, bol bol hibe edensin/ bağışlayansın” dedi. "
Hasan Basri Çantay : Dedi ki: «Ey Rabbim, beni yarlığa. Bana öyle bir mülk (-ü saltanat) ver ki o, benden başka hiçbir kimseye lâyık olmasın. Şübhesiz bütün muradları ihsan eden Sensin, Sen».
Hayrat Neşriyat : Dedi ki: 'Rabbim! Bana mağfiret buyur ve bana, benden sonra hiç kimseye nasîb olmayacak bir saltanat ihsân et! Şübhesiz ki Vehhâb (çok ihsân edici) olan ancak sensin!'
İbni Kesir : Dedi ki: Rabbım; bağışla beni. Ve bana öyle bir mülk ver ki; benden sonra hiç bir kimse ulaşamasın. Muhakkak ki en çok bağışta bulunan Sensin, Sen.
İskender Evrenosoğlu : "Rabbim, beni mağfiret et. Bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir mülk bağışla (hediye et). Muhakkak ki Sen, Sen Vehhab'sın (çok bağışlayıcısın)." dedi.
Muhammed Esed : "Rabbim!" demişti, "Günahlarımı affet, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver; çünkü sen lütuf sahibisin!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Dedi ki: «Yarabbi! Bana mağfiret buyur ve bana bir mülk bağışla ki, benden sonra hiçbir kimseye lâyık olmasın. Şüphe yok ki, Sen'sin çok bağışlayan, Sen.»
Ömer Öngüt : Dedi ki: "Ey Rabbim! Beni bağışla! Bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver! Şüphesiz ki sen karşılıksız bağışta bulunansın.
Şaban Piriş : -Rabbim, beni bağışla ve bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir hükümranlık ver. Bol bol bağışta bulunan şüphesiz sensin!
Sad : "Ey Rəbbim! Məni bağışla. Mənə məndən sonra heç kəsin sahib ola bilməyəcəyi bir mal nəsib et. Həqiqətən, Sən çox Bağışlayansan!" dedi.
Suat Yıldırım : "Ya Rabbî!" dedi, "affet beni ve bana, benden sonra hiç kimseye nasib olmayacak bir hakimiyet lutfet. Çünkü Sen, lütufları son derece bol olan vehhabsın!"
Süleyman Ateş : "Rabbim," dedi, "beni affet, bana, benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülk (hükümdarlık) ver. Çünkü Sensin o çok lutfeden, Sen!"
Tefhim-ul Kuran : «Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin.»
Ümit Şimşek : 'Rabbim, beni bağışla,' dedi. 'Ve bana öyle bir saltanat ver ki, benden başka hiç kimseye nasip olmasın. Şüphesiz bütün nimetleri bağışlayan Sensin.'
Yaşar Nuri Öztürk : Şöyle yakardı: "Rabbim, affet beni! Benden sonra kimseye yaraşmayacak bir mülk/saltanat ver bana! Kuşkusuz sensin, evet sensin Vahhâb!"
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]