CONJ – prefiksli birləşmə wa (və) NEG – mənfi hissəcik الواو عاطفة حرف نفي
أرسلنا
ر س ل | RSL
ǼRSLNÆ
erselnā
göndərmədik
We sent
,Re,Sin,Lam,Nun,Elif, ,200,60,30,50,1,
V – 1-ci şəxs cəm (forma IV) mükəmməl fel PRON – mövzu əvəzliyi فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
من
|
MN
min
hər biri
any
Mim,Nun, 40,50,
P – ön söz حرف جر
رسول
ر س ل | RSL
RSWL
rasūlin
elçi
Messenger
Re,Sin,Vav,Lam, 200,60,6,30,
N – kişi cinsi qeyri-müəyyən isim اسم مجرور
إلا
|
ÎLÆ
illā
Başqa
except
,Lam,Elif, ,30,1,
RES – məhdudlaşdırıcı hissəcik أداة حصر
بلسان
ل س ن | LSN
BLSÆN
bilisāni
sənin dilindən
with the language
Be,Lam,Sin,Elif,Nun, 2,30,60,1,50,
"P – prefiksli ön söz bi N – cinsi kişi adı → Dil" جار ومجرور
قومه
ق و م | GWM
GWMH
ḳavmihi
öz xalqından
(of) his people
Gaf,Vav,Mim,He, 100,6,40,5,
N – cins kişi adı PRON – 3-cü şəxs kişi tək sahib əvəzliyi اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ليبين
ب ي ن | BYN
LYBYN
liyubeyyine
izah etmək
so that he might make clear
Lam,Ye,Be,Ye,Nun, 30,10,2,10,50,
PRP – təyinatlı hissəcik lām V – 3-cü şəxs kişi təki (forma II) qeyri-kamil fel, subjunktiv əhval-ruhiyyə اللام لام التعليل فعل مضارع منصوب
لهم
|
LHM
lehum
kimi
for them.
Lam,He,Mim, 30,5,40,
P – prefiksli ön söz lām PRON – 3-cü şəxs kişi cəm şəxs əvəzliyi جار ومجرور
فيضل
ض ل ل | ŽLL
FYŽL
feyuDillu
sürprizlər
Then Allah lets go astray
Fe,Ye,Dad,Lam, 80,10,800,30,
REM – prefiksli bərpa hissəciyi V – 3-cü şəxs kişi təki (forma IV) qüsursuz fel الفاء استئنافية فعل مضارع
الله
|
ÆLLH
llahu
Allah
Then Allah lets go astray
Elif,Lam,Lam,He, 1,30,30,5,
"PN – nominativ xüsusi isim → Allah" لفظ الجلالة مرفوع
من
|
MN
men
heç kim
whom
Mim,Nun, 40,50,
REL – nisbi əvəzlik اسم موصول
يشاء
ش ي ا | ŞYÆ
YŞÆÙ
yeşā'u
nə istəsən
He wills
Ye,Şın,Elif,, 10,300,1,,
V – 3-cü şəxs kişi tək qeyri-kamil feli فعل مضارع
ويهدي
ه د ي | HD̃Y
WYHD̃Y
ve yehdī
və sizi yola göndərir
and guides
Vav,Ye,He,Dal,Ye, 6,10,5,4,10,
CONJ – prefiksli bağlayıcı wa (və) V – 3-cü şəxs kişi tək qeyri-kamil feli الواو عاطفة فعل مضارع
من
|
MN
men
heç kim
whom
Mim,Nun, 40,50,
REL – nisbi əvəzlik اسم موصول
يشاء
ش ي ا | ŞYÆ
YŞÆÙ
yeşā'u
nə istəsə
He wills.
Ye,Şın,Elif,, 10,300,1,,
V – 3-cü şəxs kişi tək qeyri-kamil feli فعل مضارع
وهو
|
WHW
ve huve
və o
And He
Vav,He,Vav, 6,5,6,
CONJ – prefiksli birləşmə wa (və) PRON – 3-cü şəxs kişi tək şəxs əvəzliyi الواو عاطفة ضمير منفصل
العزيز
ع ز ز | AZZ
ÆLAZYZ
l-ǎzīzu
o, müqəddəsdir
(is) the All-Mighty,
Elif,Lam,Ayn,Ze,Ye,Ze, 1,30,70,7,10,7,
N – nominativ kişi tək isim اسم مرفوع
الحكيم
ح ك م | ḪKM
ÆLḪKYM
l-Hakīmu
hökm və hikmət sahibidir
the All-Wise.
Elif,Lam,Ha,Kef,Ye,Mim, 1,30,8,20,10,40,
ADJ – nominativ kişi tək sifət صفة مرفوعة
Konu Başlığı: [14:4-4] Elçinin Dili
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlara iyice anlatabilmesi için kendi kavminin dilinden başka bir dille hiçbir peygamber göndermedik. Gerçekten de Allah, dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola sevk eder ve odur üstün ve hüküm ve hikmet sâhibi.
Adem Uğur : (Allah'ın emirlerini) onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir.
Ahmed Hulusi : Biz her Rasûlü kendi toplumunun lisanı ile irsâl ettik ki, onlara en anlaşılır şekilde açıklasın. . . (Artık) Allâh dilediğini saptırır ve dilediğine de hidâyet eder. . . O, Aziyz'dir, Hakiym'dir.
Ahmet Tekin : Allah’ın emirlerini iyice açıklasın diye, her Rasulü, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere, yalnız kendi milletinin diliyle gönderdik. Bu sebeple Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselerin hak yoldan uzaklaşıp, dalâleti tercihlerine özgürlük tanır. Sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri doğru yola da sevkeder. O kudretli, hikmet sahibi ve hükümrandır.
Ahmet Varol : Biz her peygamberi ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara açıklasın. Artık Allah dilediğini sapıklığa düşürür dilediğini de doğru yola eriştirir. O, yücedir, hakimdir.
Ali Bulaç : Biz hiç bir elçiyi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ali Fikri Yavuz : Biz, her gönderdiğimiz Peygamberi, ancak bulunduğu kavminin diliyle gönderdik ki, onlara apaçık anlatsın. Artık, Allah dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. O, her şeye galibdir, hükmünde hikmet sahibidir.
Azerice : Biz heç bir peyğəmbəri öz xalqının dilindən başqa heç bir dildə göndərmədik ki, risalətimizi açıq-aşkar çatdırsın. İndi Allah ona layiq olanı azdırır, layiq olanı isə doğru yola yönəldir. O, Mütləq Ucadır, Ən Yaxşı Hakimdir.
Bekir Sadak : Kendilerine apacik anlatabilsin diye, her peygamberi kendi milletinin diliyle gonderdik. Allah diledigini saptirir ve diledigini de dogru yola eristirir; guclu olan, Hakim olan O'dur.
Celal Yıldırım : Biz, her peygamberi, onlara açık-seçik anlatsınlar diye kendi milletinin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır; dilediğini doğru yola iletir.
Diyanet İşleri : Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah’ın emirlerini) iyice açıklasın. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Diyanet İşleri (eski) : Kendilerine apaçık anlatabilsin diye, her peygamberi kendi milletinin diliyle gönderdik. Allah dilediğini saptırır ve dilediğini de doğru yola eriştirir; güçlü olan, Hakim olan O'dur.
Diyanet Vakfi : (Allah'ın emirlerini) onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir.
Edip Yüksel : Biz her elçiyi ancak halkının diliyle göndeririz ki onlara bildirebilsin. ALLAH dileyeni/dilediğini saptırır, dileyeni/dilediğini de doğruya ulaştırır. O, Güçlüdür, Bilgedir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz, her peygamberi, ancak bulunduğu kavminin diliyle gönderdik ki, onlara apaçık anlatsın. Bu itibarla Allah dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. O her şeye galibdir, hükmünde hikmet sahibidir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve biz her gönderdiğimiz peygamberi, ancak bulunduğu kavminin diliyle gönderdik ki, onlara iyice açıklasın; sonra da Allah dilediğini sapıklık içinde bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. Ve O, öyle herşeye galip, tam hüküm sahibidir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve biz her gönderdiğimiz Resulü ancak bulunduğu kavminin diliyle gönderdik ki onlara iyi beyan etsin sonra da Allah dilediğini dalâlette bırakır, dilediğini de hidayete irdirir, ve öyle azîz hakîm o
Fizilal-il Kuran : Biz bütün peygamberleri soydaşlarının dili ile gönderdik ki, onlara Allah'ın buyruğunu açıkça anlatabilsinler. Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O üstün iradelidir ve her işi yerindedir.
Gültekin Onan : Biz hiç bir elçiyi kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki onlara apaçık anlatsın. Böylece Tanrı, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Hakkı Yılmaz : Ve Biz onlara, açıkça ortaya koysun diye, her peygamberi yalnız kendi toplumunun diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini/ dileyeni saptırır, dilediğini/ dileyeni de doğru yola iletir. Ve O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır.
Hasan Basri Çantay : Biz hiçbir peygamberi kendi kavminin dilinden başkasıyle göndermedik ki (emr olunduklarını) onlara apaçık anlatsın. Artık Allah kimi dilerse sapdırır, kimi de dilerse doğru yola götürür. O, (irâdesinde) yegâne (haakim ve) gaalibdir, tam hüküm ve hikmet saahibidir.
Hayrat Neşriyat : Hâlbuki (biz,) her peygamberi ancak kendi kavminin lisânıyla gönderdik ki,(Allah’ın emirlerini) onlara açıklasın! Artık, Allah dilediğini (kendi isyankârlıkları yüzünden) dalâlete atar, dilediğini de (hikmetine binâen kendi lütfuyla) hidâyete erdirir. Çünki O, Azîz (kudreti daîmâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.
İbni Kesir : Biz, her peygamberi kendi milletinin diliyle gönderdik ki; onlara, apaçık anlatsın. Bundan sonra Allah; dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Ve O; Aziz'dir, Hakim'dir.
İbrahim : Biz heç bir peyğəmbəri öz xalqının dilindən başqa heç bir dildə göndərmədik ki, risalətimizi açıq-aşkar çatdırsın. İndi Allah ona layiq olanı azdırır, layiq olanı isə doğru yola yönəldir. O, Mütləq Ucadır, Ən Yaxşı Hakimdir.
İskender Evrenosoğlu : Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah'a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz'dir, Hikmet Sahibi'dir.
Muhammed Esed : Biz her elçiyi, mutlaka kendi halkının diliyle (vahyedilmiş bir mesajla) gönderdik ki, (hakkı) onlara açık (ve dolaysız) bir biçimde ulaştırabilsin; artık bundan sonra Allah (sapmayı) dileyeni sapıklık içinde bırakır, (doğru yolu tutmayı) dileyeni de doğru yola yöneltir, çünkü doğru hüküm ve hikmetle edip eyleyen en yüce iktidar sahibi O'dur.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve Biz her peygamberi ancak kendi kavminin lisaniyle gönderdik ki, onlara beyan etsin. Artık Allah Teâlâ dilediğini saptırır ve dilediğini doğru yola sevkeder. Ve azîz, hakîm olan O'dur.
Ömer Öngüt : Biz her peygamberi mutlaka kendi kavminin dili ile gönderdik ki, onlara apaçık anlatsın. Allah dilediğini dalâlette bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. O Azîz'dir, hükmünde hikmet sahibidir.
Şaban Piriş : Kendilerine apaçık anlatabilsin diye, her peygamberi kendi milletinin diliyle gönderdik. Allah dilediğini sapıklıkta bırakır ve dilediğini de doğru yola çıkarır; güçlü olan, Hakim olan O’dur.
Suat Yıldırım : Biz her peygamberi, kendi milletinin lisanı ile gönderdik, ta ki onlara hakikatleri iyice açıklasın. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. O azîzdir, hakîmdir (mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).
Süleyman Ateş : Biz, her elçiyi kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara açıklasın. Allâh dilediğini şaşırtır, dilediğini yola iletir. O, azizdir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
Tefhim-ul Kuran : Biz hiç bir peygamberi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete yöneltip iletir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ümit Şimşek : Biz herbir peygamberi, onlara dinlerini açıklasın diye, kendi milletinin lisanıyla gönderdik. Sonra Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. O herşeyin mutlak galibi ve sonsuz hikmet sahibidir.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz, görevlendirdiğimiz her resulü ancak kendi toplumunun diliyle gönderdik ki, onlara açık seçik beyanda bulunsun. Bunun ardından, Allah dilediğini saptırır, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzlar. Azîz'dir, Hakîm'dir O!
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]