P – prefiksli ön söz ka DEM – kişi tək nümayiş əvəzliyi جار ومجرور
سلكناه
س ل ك | SLK
SLKNÆH
seleknāhu
daxil etdik
We have inserted it
Sin,Lam,Kef,Nun,Elif,He, 60,30,20,50,1,5,
V – 1-ci şəxs cəm mükəmməl feli PRON – mövzu əvəzliyi PRON – 3-cü şəxs kişi tək obyekt əvəzliyi فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
N – cinsi kişi cəm (IV forma) fəal iştirakçı اسم مجرور
Konu Başlığı: [26:192-227] Bu Kitabı Başka Dillere Çevirin
Abdulbaki Gölpınarlı : Biz, böylece Kur'ân'ı, mücrimlerin gönüllerine kadar işlettik.
Adem Uğur : Onu günahkârların kalplerine böyle soktuk.
Ahmed Hulusi : İşte Onu, (hakikati inkâr) suçu işleyenlerin akıllarına bu kadar sokarız!
Ahmet Tekin : Kur’ân’ı yalanlamayı, inkârı ve hidayeti kafalarına, kalplerine soktuğumuz gibi, onun, Kur’ân’ın İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsilerin, suçluların, günahkârların kafalarında, kalplerinde yankı bulmadan geçip gitmesine de biz yol açtık.
Ahmet Varol : Biz onu suçluların kalplerine işte böyle soktuk.
Ali Bulaç : Biz onu, suçlu günahkarların kalbine işte böyle işlettik.
Ali Fikri Yavuz : Biz, o küfrü mücrimlerin kalblerine öyle sokmuşuz ki,
Azerice : Biz onu günahkarların qəlbinə yerləşdirdik.
Bekir Sadak : (200-20) 2 Suclularin kalblerine Kuran'i boylece sokariz da, can yakici azabi gormedikce ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.
Celal Yıldırım : (200-201) İşte biz onu (=inkâr ve sapıklığı) böylece suçlu günahkârların kalblerine aktarıp soktuk da elem verici azabı görmedikçe mümkün değil ona inanmazlar.
Diyanet İşleri : İşte böylece biz onu (Kur’an’ı) suçluların kalbine soktuk.
Diyanet İşleri (eski) : (200-202) Suçluların kalblerine Kuran'ı böylece sokarız da, can yakıcı azabı görmedikçe ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.
Diyanet Vakfi : (200-201) Onu günahkârların kalplerine böyle soktuk. Onun için, acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.
Edip Yüksel : İşte biz onu suçluların kalplerine böylece (yabancı bir dil gibi) sokarız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (200-201) Böylece onu günahkarların kalplerine soktuk. (Okuyup anladılar, ama yine de) acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.
Fizilal-il Kuran : Böylece inanmamayı ağır suçluların kalplerine aşıladık.
Gültekin Onan : Biz onu, suçlu günahkarların kalbine işte böyle işlettik.
Hakkı Yılmaz : (200,201) Böylece onu günahkârların kalplerine soktuk. Onlar acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.
Hasan Basri Çantay : Biz (küfrü) o günahkârların kalbine Öyle bir sokduk ki,
Hayrat Neşriyat : İşte onu (o küfrü) günahkârların kalblerine (yalanlamalarındaki inadları sebebiyle) böyle sokmuşuzdur.
İbni Kesir : İşte böylece onu suçluların kalbine sokarız.
İskender Evrenosoğlu : Biz O'nu, mücrimlerin kalplerine işte böyle soktuk (işledik).
Muhammed Esed : Biz bu (mesajı)n o günahkarların kalplerinden (bir yankı bulmadan) geçip gitmesine yol açtık:
Ömer Nasuhi Bilmen : İşte öylece onu (küfrü) günahkârların kalplerine sokmuşuzdur.
Ömer Öngüt : İşte böylece onu o günahkârların kalplerine soktuk.
Şaban Piriş : İşte böylece onu suçluların kalbine sokarız da..
Şuara : Biz onu günahkarların qəlbinə yerləşdirdik.
Suat Yıldırım : (200-201) İşte aynen bunun gibi, Biz o yalanlamayı suçlu kâfirlerin kalplerine öyle bir soktuk ki, o can yakıcı azaba girmedikçe ona iman etmezler.
Süleyman Ateş : Biz onu, suçluların kalblerine öyle soktuk.
Tefhim-ul Kuran : Biz onu, suçlu günahkârların kalbine işte böyle geçirip yürüttük.
Ümit Şimşek : Mücrimlerin kalplerinde inkârı Biz böyle yerleştirmişizdir.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz onu suçluların kalplerine işte böyle yolladık.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]