Araf Suresi = Yüksek/Orta Yer Suresi 46. Ayette yer alan cennet ve cehennem arasindaki orta yer bölgesindeki insanlardan bahsedildigi için bu adi almistir.
REM – prefiksli bərpa hissəciyi V – 1-ci şəxs cəm (forma IV) mükəmməl fel PRON< /B> – mövzu əvəzliyi الفاء استئنافية فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
عليهم
|
ALYHM
ǎleyhimu
Onlarda
on them
Ayn,Lam,Ye,He,Mim, 70,30,10,5,40,
P – ön söz PRON – 3-cü şəxs kişi cəm obyekt əvəzliyi جار ومجرور
الطوفان
ط و ف | ŦWF
ÆLŦWFÆN
T-Tūfāne
sel
the flood
Elif,Lam,Tı,Vav,Fe,Elif,Nun, 1,30,9,6,80,1,50,
N – ittihamedici kişi adı اسم منصوب
والجراد
ج ر د | CRD̃
WÆLCRÆD̃
velcerāde
və çəyirtkə
and the locusts
Vav,Elif,Lam,Cim,Re,Elif,Dal, 6,1,30,3,200,1,4,
"CONJ – prefiksli bağlayıcı wa (və) N – ittihamedici kişi adı → Çəyirtkə" الواو عاطفة اسم منصوب
والقمل
ق م ل | GML
WÆLGML
velḳummele
və vigglers (böcəklər)
and the lice
Vav,Elif,Lam,Gaf,Mim,Lam, 6,1,30,100,40,30,
"CONJ – prefiksli bağlayıcı wa (və) N – ittihamedici kişi cəm adı → < A href=""/concept.jsp?id=louse"">Bişək" الواو عاطفة اسم منصوب
REM – prefiksli bərpa hissəciyi V – 3-cü şəxs kişi cəm (forma X) mükəmməl fel PRON – mövzu əvəzliyi الفاء استئنافية فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وكانوا
ك و ن | KWN
WKÆNWÆ
ve kānū
və onlar idi
and they were
Vav,Kef,Elif,Nun,Vav,Elif, 6,20,1,50,6,1,
CONJ – prefiksli bağlayıcı wa (və) V – 3-cü şəxs kişi cəm mükəmməl feli< BR>PRON – mövzu əvəzliyi الواو عاطفة فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
قوما
ق و م | GWM
GWMÆ
ḳavmen
bir icma
a people,
Gaf,Vav,Mim,Elif, 100,6,40,1,
N – ittihamedici kişi qeyri-müəyyən isim اسم منصوب
مجرمين
ج ر م | CRM
MCRMYN
mucrimīne
günahkar
criminal.
Mim,Cim,Re,Mim,Ye,Nun, 40,3,200,40,10,50,
ADJ – təqsirləndirici kişi cəm (forma IV) fəal iştirakçı صفة منصوبة
Konu Başlığı: [7:133-135] Uyarılardan Ders Almıyorlar
Abdulbaki Gölpınarlı : Bunun üzerine, ayrı-ayrı mucize olmak üzere onlara tufan, çekirge, haşerât, kurbağa ve kan gönderdik, fakat ululanıp inanmaya tenezzül etmediler ve zâten de suçlu bir topluluktu onlar.
Adem Uğur : Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, haşere, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.
Ahmed Hulusi : Biz de onların üzerine tafsilâtlı işaretler olarak tufan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan yağdırdık! (Yine de) büyüklendiler ve suçlu bir topluluk oldular.
Ahmet Tekin : Biz de kudretimizin ayrı ayrı alâmetleri, mûcizeleri olmak üzere, başlarına tûfanlar, çekirgeler, haşereler, kurbağalar ve kan âfetleri musallat ettik. Yine de büyüklük taslamayı, serkeşliği, zorbalığı, diktatörlüğü terketmediler. İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen, güç ve iktidar sahibi âsi, suçlu ve günahkâr bir kavim olmaya devam ettiler.
Ahmet Varol : Biz ayrı ayrı alametler olarak üzerlerine tufan, çekirge, haşarat, kurbağalar ve kan gönderdik. Ama onlar yine büyüklük tasladılar ve suçlular toplumu oldular.
Ali Bulaç : Bunun üzerine, ayrı ayrı mucizeler (ayetler) olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular.
Ali Fikri Yavuz : Biz de, kudretimizin ayrı ayrı alâmetleri olmak üzere, başlarına (sel felâketi) tufan, (ekinlerine) çekirge, haşerat, (evlerine) kurbağa ve (sularına) kan gönderdik. Yine de inad ettiler, kibirlendiler. Onlar öyle mücrimler gürûhu idiler.
Araf : Bunun üzərinə tufan, çəyirtkə, həşərat, qurbağa və qanı ayrı-ayrı möcüzələr olaraq onlara göndərdik. Bununla belə, onlar təkəbbürlü və cinayətkar cəmiyyət olmaqda davam edirdilər.
Azerice : Bunun üzərinə tufan, çəyirtkə, həşərat, qurbağa və qanı ayrı-ayrı möcüzələr olaraq onlara göndərdik. Bununla belə, onlar təkəbbürlü və cinayətkar cəmiyyət olmaqda davam edirdilər.
Bekir Sadak : Bunun uzerine su baskinini, cekirgeyi, haserati, kurbagalari ve kani birbirinden ayri mucizeler olarak onlara musallat kildik; yine de buyukluk taslayip suclu bir millet oldular.
Celal Yıldırım : O nedenle (kudretimizin yüceliğinin) ayrı ayrı belgeleri olmak üzere başlarına tufan (sel baskını) çekirge, haşere, kurbağa ve kan gönderdik ; buna rağmen gurur ve kibir gösterdiler. Zaten onlar suçlu günahkâr bir kavim idiler.
Diyanet İşleri : Biz de, her biri ayrı ayrı birer mucize olmak üzere başlarına tufan, çekirge, ürün güvesi (haşarat), kurbağalar ve kan gönderdik. (Hiçbirinden ders almadılar.) Büyüklük tasladılar ve suçlu bir kavim oldular.
Diyanet İşleri (eski) : Bunun üzerine su baskınını, çekirgeyi, haşeratı, kurbağaları ve kanı birbirinden ayrı mucizeler olarak onlara musallat kıldık; yine de büyüklük taslayıp suçlu bir millet oldular.
Diyanet Vakfi : Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, haşere, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.
Edip Yüksel : Üzerlerine tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gibi ayrı ayrı işaretler gönderdik. Buna rağmen büyüklük taslamaya devam ettiler ve suçlu bir topluluk oldular.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz de kudretimizin ayrı ayrı alâmetleri olmak üzere başlarına tufan, çekirge, haşereler, kurbağalar ve kan gönderdik, yine inad edip direndiler ve çok mücrim (suçlu) bir kavim oldular.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Biz de kudretimizin ayrı ayrı mucizeleri olmak üzere başlarına tufan, çekirge, haşereler, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine inat ettiler ve çok suçlu bir toplum oldular.
Elmalılı Hamdi Yazır : Biz de kudretimizin ayrı ayrı âyetleri olmak üzere başlarına tufan gönderdik, çekirge gönderdik, haşerat gönderdik, kurbağalar gönderdik, kan gönderdik yine inad ettiler ve çok mücrim bir kavm oldular
Fizilal-il Kuran : Biz de onlara, ayrı ayrı birer mucize olarak su baskını, çekirge sürüsü, zararlı böcek salgını, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine de burun kıvırarak günahkâr bir toplum oldular.
Gültekin Onan : Bunun üzerine, ayrı ayrı ayetler olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat ettik. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular.
Hakkı Yılmaz : Biz de belirli aralıklarla âyetler olmak üzere üzerlerine tufanı, çekirgeleri, haşereleri, kurbağaları ve kanı gönderdik. Yine büyüklük tasladılar ve bir suçlular toplumu oldular.
Hasan Basri Çantay : Bunun üzerine biz de, ayrı ayrı alâmetler olmak üzere, başlarına tuufan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderdik. (Böyle iken) yine (îman etmeyi) kibirlerine yediremediler. Onlar öyle günahkârlar güruhu idiler.
Hayrat Neşriyat : Artık (biz de) onların üzerine ayrı ayrı mu'cizeler olarak; tûfan, çekirge, haşerât, kurbağalar ve (sularına) kan gönderdik, buna rağmen büyüklük tasladılar ve bir günahkârlar topluluğu oldular.
İbni Kesir : Bunun üzerine, biz de birbirinden ayrı mucizeler olarak başlarına tufan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine de büyüklük taslayıp suçlular güruhu oldular.
İskender Evrenosoğlu : Bundan sonra, onların üzerine ayrı ayrı (zaman zaman) mucizeler, tufan, çekirge (afeti), bit (afeti), kurbağa (afeti) ve kan gönderdik. Buna rağmen kibirlendiler ve mücrim (günahkâr ve suçlu) bir kavim oldular.
Muhammed Esed : Bunun üzerine, Biz de onlara selleri, çekirge (baskınlarını), haşereleri, kurbağaları ve kan(a dönüşen suyu) musallat ettik; (hepsi de) apaçık ayetler/alametlerdi (onlar için): ama burunlarını dikip kurumlandılar; çünkü günaha gömülüp gitmiş bir topluluktu onlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık biz onların üzerine ayrı ayrı harikalar olmak üzere tufanı, çekirgeleri, böcekleri, kurbağaları, kanı gönderdik. Yine böbürlendiler ve günahkârlar olan bir kavim oldular.
Ömer Öngüt : Bunun üzerine biz de birbirinden ayrı mucizeler olarak başlarına sel baskını, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine de kibirlerine yediremediler. Onlar öyle günahkârlar gürûhu idiler.
Şaban Piriş : Bu yüzden onlara, tufanı, çekirgeyi, küçük keneyi, kurbağaları ve kanı apaçık işaretler olarak musallat ettik. Buna rağmen büyüklendiler. Onlar zaten suçlu bir toplum idi.
Suat Yıldırım : Biz de kudretimizin ayrı ayrı delilleri olarak onların üzerine tufan gönderdik, çekirgeler gönderdik, haşerat gönderdik, kurbağalar gönderdik, kan gönderdik. Yine de inad edip büyüklük tasladılar ve suçlu bir topluluk oldular.
Süleyman Ateş : Biz de onların üzerine ayrı ayrı mu'cizeler olarak tûfân, çekirge, kımıl (haşerât), kurbağalar ve kan gönderdik; ama yine büyüklük tasladılar ve suçlu bir topluluk oldular.
Tefhim-ul Kuran : Bunun üzerine biz de, ayrı ayrı mucizeler (ayetler) olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkâr bir kavim oldular.
Ümit Şimşek : Biz de onlara ayrı ayrı mucizeler olarak tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gönderdik. Yine de onlar iman etmeyi kibirlerine yediremediler ve bir mücrimler güruhu olup çıktılar.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz de onlar üzerine, açık mucizeler olarak tufan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de kibre saptılar ve günahkar bir topluluk oluverdiler.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]