» 7 / A’râf  94:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
Araf Suresi = Yüksek/Orta Yer Suresi
46. Ayette yer alan cennet ve cehennem arasindaki orta yer bölgesindeki insanlardan bahsedildigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

7:94 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
| göndərmədik | | bir ölkəyə | yox | peyğəmbər | | ki, biz (yox) tez-tez | onun xalqı | yoxsulluq | və dar | deyərək | Yalvarıb dua etsinlər |

WMÆ ǼRSLNÆ FY GRYT MN NBY ÎLÆ ǼḢZ̃NÆ ǼHLHÆ BÆLBǼSÆÙ WÆLŽRÆÙ LALHM YŽRAWN
ve mā erselnā ḳaryetin min nebiyyin illā eḣaƶnā ehlehā bil-be'sā'i ve DDerrā'i leǎllehum yeDDerraǔne

وَمَا أَرْسَلْنَا فِي قَرْيَةٍ مِنْ نَبِيٍّ إِلَّا أَخَذْنَا أَهْلَهَا بِالْبَأْسَاءِ وَالضَّرَّاءِ لَعَلَّهُمْ يَضَّرَّعُونَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. WMÆ = ve mā :
2. ǼRSLNÆ = erselnā : göndərmədik
3. FY = fī :
4. GRYT = ḳaryetin : bir ölkəyə
5. MN = min : yox
6. NBY = nebiyyin : peyğəmbər
7. ÎLÆ = illā :
8. ǼḢZ̃NÆ = eḣaƶnā : ki, biz (yox) tez-tez
9. ǼHLHÆ = ehlehā : onun xalqı
10. BÆLBǼSÆÙ = bil-be'sā'i : yoxsulluq
11. WÆLŽRÆÙ = ve DDerrā'i : və dar
12. LALHM = leǎllehum : deyərək
13. YŽRAWN = yeDDerraǔne : Yalvarıb dua etsinlər
| göndərmədik | | bir ölkəyə | yox | peyğəmbər | | ki, biz (yox) tez-tez | onun xalqı | yoxsulluq | və dar | deyərək | Yalvarıb dua etsinlər |

[] [RSL] [] [GRY] [] [NBÆ] [] [ÆḢZ̃] [ÆHL] [BÆS] [ŽRR] [] [ŽRA]
WMÆ ǼRSLNÆ FY GRYT MN NBY ÎLÆ ǼḢZ̃NÆ ǼHLHÆ BÆLBǼSÆÙ WÆLŽRÆÙ LALHM YŽRAWN

ve mā erselnā ḳaryetin min nebiyyin illā eḣaƶnā ehlehā bil-be'sā'i ve DDerrā'i leǎllehum yeDDerraǔne
وما أرسلنا في قرية من نبي إلا أخذنا أهلها بالبأساء والضراء لعلهم يضرعون

[] [ر س ل] [] [ق ر ي] [] [ن ب ا] [] [ا خ ذ ] [ا ه ل] [ب ا س] [ض ر ر] [] [ض ر ع]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | WMÆ ve mā And not
أرسلنا ر س ل | RSL ǼRSLNÆ erselnā göndərmədik We sent
في | FY in
قرية ق ر ي | GRY GRYT ḳaryetin bir ölkəyə a city
من | MN min yox any
نبي ن ب ا | NBÆ NBY nebiyyin peyğəmbər Prophet
إلا | ÎLÆ illā except
أخذنا ا خ ذ | ÆḢZ̃ ǼḢZ̃NÆ eḣaƶnā ki, biz (yox) tez-tez We seized
أهلها ا ه ل | ÆHL ǼHLHÆ ehlehā onun xalqı its people
بالبأساء ب ا س | BÆS BÆLBǼSÆÙ bil-be'sā'i yoxsulluq with adversity
والضراء ض ر ر | ŽRR WÆLŽRÆÙ ve DDerrā'i və dar and hardship,
لعلهم | LALHM leǎllehum deyərək so that they may
يضرعون ض ر ع | ŽRA YŽRAWN yeDDerraǔne Yalvarıb dua etsinlər (become) humble.
| göndərmədik | | bir ölkəyə | yox | peyğəmbər | | ki, biz (yox) tez-tez | onun xalqı | yoxsulluq | və dar | deyərək | Yalvarıb dua etsinlər |

[] [RSL] [] [GRY] [] [NBÆ] [] [ÆḢZ̃] [ÆHL] [BÆS] [ŽRR] [] [ŽRA]
WMÆ ǼRSLNÆ FY GRYT MN NBY ÎLÆ ǼḢZ̃NÆ ǼHLHÆ BÆLBǼSÆÙ WÆLŽRÆÙ LALHM YŽRAWN

ve mā erselnā ḳaryetin min nebiyyin illā eḣaƶnā ehlehā bil-be'sā'i ve DDerrā'i leǎllehum yeDDerraǔne
وما أرسلنا في قرية من نبي إلا أخذنا أهلها بالبأساء والضراء لعلهم يضرعون

[] [ر س ل] [] [ق ر ي] [] [ن ب ا] [] [ا خ ذ ] [ا ه ل] [ب ا س] [ض ر ر] [] [ض ر ع]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | WMÆ ve mā And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
REM – prefiksli bərpa hissəcik
NEG – mənfi hissəcik
الواو استئنافية
حرف نفي
أرسلنا ر س ل | RSL ǼRSLNÆ erselnā göndərmədik We sent
,Re,Sin,Lam,Nun,Elif,
,200,60,30,50,1,
V – 1-ci şəxs cəm (forma IV) mükəmməl fel
PRON – mövzu əvəzliyi
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – ön söz
حرف جر
قرية ق ر ي | GRY GRYT ḳaryetin bir ölkəyə a city
Gaf,Re,Ye,Te merbuta,
100,200,10,400,
N – qadın cinsi qeyri-müəyyən isim
اسم مجرور
من | MN min yox any
Mim,Nun,
40,50,
P – ön söz
حرف جر
نبي ن ب ا | NBÆ NBY nebiyyin peyğəmbər Prophet
Nun,Be,Ye,
50,2,10,
N – kişi cinsi qeyri-müəyyən isim
اسم مجرور
إلا | ÎLÆ illā except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – məhdudlaşdırıcı hissəcik
أداة حصر
أخذنا ا خ ذ | ÆḢZ̃ ǼḢZ̃NÆ eḣaƶnā ki, biz (yox) tez-tez We seized
,Hı,Zel,Nun,Elif,
,600,700,50,1,
V – 1-ci şəxs cəm mükəmməl feli
PRON – mövzu əvəzliyi
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
أهلها ا ه ل | ÆHL ǼHLHÆ ehlehā onun xalqı its people
,He,Lam,He,Elif,
,5,30,5,1,
N – təqsirləndirici kişi adı
PRON – 3-cü şəxs qadın tək sahiblik əvəzliyi
اسم منصوب و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بالبأساء ب ا س | BÆS BÆLBǼSÆÙ bil-be'sā'i yoxsulluq with adversity
Be,Elif,Lam,Be,,Sin,Elif,,
2,1,30,2,,60,1,,
P – prefiksli ön söz bi
N – cinsiyyət qadın adı
جار ومجرور
والضراء ض ر ر | ŽRR WÆLŽRÆÙ ve DDerrā'i və dar and hardship,
Vav,Elif,Lam,Dad,Re,Elif,,
6,1,30,800,200,1,,
CONJ – prefiksli bağlayıcı wa (və)
N – cinsiyyət qadın adı
الواو عاطفة
اسم مجرور
لعلهم | LALHM leǎllehum deyərək so that they may
Lam,Ayn,Lam,He,Mim,
30,70,30,5,40,
ACC – ittiham hissəciyi
PRON – 3-cü şəxs kişi cəm obyekt əvəzliyi
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «لعل»
يضرعون ض ر ع | ŽRA YŽRAWN yeDDerraǔne Yalvarıb dua etsinlər (become) humble.
Ye,Dad,Re,Ayn,Vav,Nun,
10,800,200,70,6,50,
V – 3-cü şəxs kişi cəm (forma V) qüsursuz fel
PRON – mövzu əvəzliyi
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل

Konu Başlığı: [7:94-95] Nimetleri Kanıksayanlar Onları Kaybederler

Abdulbaki Gölpınarlı : Hiçbir şehre peygamber göndermedik ki oranın halkını, yola gelsinler de yalvarıp yakarsınlar diye can ve malca bir sıkıntıya, bir azâba uğratmayalım.
Adem Uğur : Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, ora halkını, (peygambere baş kaldırdıklarından ötürü bize) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır.
Ahmed Hulusi : Biz (hangi) bölge halkına bir Nebi irsâl ettiysek, mutlaka onun halkını (kendini beğenmişliklerinden uzaklaştırmak için) sıkıntı, hastalık ile kuşattık; belki içtenlik ve alçak gönüllülükle yönelirler (diye).
Ahmet Tekin : Biz hangi ülkeye özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere bir peygamber gönderdiysek, oranın halkını yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk, şiddet, hastalık ve ekonomik darboğazlarla, mallarına ve kendilerine gelen zararlarla sıktık.
Ahmet Varol : Hangi kasabaya peygamber gönderdiysek mutlaka oranın halkını, belki gönülden yalvarıp yakarırlar diye sıkıntı ve darlıkla karşı karşıya getirdik.
Ali Bulaç : Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun halkı yalvarıp yakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz.
Ali Fikri Yavuz : Biz herhangi bir memlekete bir peygamber gönderdikse, önce halkını (peygamberlerini tanımadıklarından) şiddet ve zaruretle sıkmışız ki, yalvarıp yakarsınlar.
Araf : Hara bir şəhərə peyğəmbər göndərirdiksə, o şəhərin əhalisini çətinlik və çətinliklə yaxaladıq ki, onları xilas etsin.
Azerice : Hara bir şəhərə peyğəmbər göndərirdiksə, o şəhərin əhalisini çətinlik və çətinliklə yaxaladıq ki, onları xilas etsin.
Bekir Sadak : Biz hangi kasabaya bir peygamber gonderdikse, ora halkini, yalvarip yakarsinlar diye, darlik ve sikintiya ugratmisizdir.
Celal Yıldırım : Hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek mutlaka oranın halkını, yalvarıp yakarsınlar (gafletten uyansınlar) diye bir takım sıkıntı, darlık ve şiddete (tâbi) tutup (hırpalamışızdır).
Diyanet İşleri : Biz hiçbir memlekete bir peygamber göndermedik ki (karşı çıkmaktan vazgeçip) yalvarıp yakarsınlar diye ora halkını yoksulluk ve sıkıntıya uğratmış olmayalım.
Diyanet İşleri (eski) : Biz hangi kente (ülkeye) bir peygamber gönderdikse, ora halkını, yalvarıp yakarsınlar diye, darlık ve sıkıntıya uğratmışızdır.
Diyanet Vakfi : Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, ora halkını, (peygambere baş kaldırdıklarından ötürü bize) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır.
Edip Yüksel : Her ne zaman bir ülkeye bir peygamber gönderdiysek, yalvarsınlar diye halkını darlık ve sıkıntıya uğrattık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, onun halkını yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek önce halkını sıkıntı ve darlıkla sıkmışızdır ki, yalvarıp yakarsınlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Biz hangi memlekete bir Peygamber gönderdikse iptida ahâlisini şiddet ve zaruretle sıkmışızdır ki niyaza düşsünler
Fizilal-il Kuran : Peygamber gönderdiğimiz her ülkenin halkını, ola ki, bize yalvarırlar diye, mutlaka sıkıntılara ve belalara uğrattık.
Gültekin Onan : Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun ehli (halkı) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz.
Hakkı Yılmaz : (94,95) "Biz hangi kente bir peygamber gönderdiysek, onun halkını kesinlikle yalvarıp yakarsınlar diye yoksulluk ve darlıkla yakaladık. Sonra kötülüğün yerini iyiliğe değiştirdik; sonunda çoğaldılar ve “Atalarımıza da böyle darlık ve sevinç dokunmuştu” dediler. Bunun üzerine onları hemen, onlar hiç farkında değillerken ansızın yakalayıverdik. "
Hasan Basri Çantay : Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdi isek onun halkını (peygamberlerini tanımamaları yüzünden) yalvarıb yakarsınlar diye mutlakaa fakirlikle, şiddetle, hastalıkla (sıkıb) yakaladık.
Hayrat Neşriyat : İşte (biz) hangi şehre bir peygamber gönderdiysek, mutlaka oranın halkını sıkıntılar ve hastalıklarla yakaladık; tâ ki yalvarsınlar (ve îmâna gelsinler).
İbni Kesir : Biz, hangi kasabaya bir peygamber gönderdiysek; yalvarıp yakarsınlar diye, ora halkını mutlaka darlık ve sıkıntıya uğratmışızdır.
İskender Evrenosoğlu : Ve Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, onun halkını darlık ve sıkıntıya uğratmadığımız ülke yoktur ki; böylece onlar yalvarıp, yakarırlar.
Muhammed Esed : BİZ hiçbir topluma peygamber göndermemişizdir ki belki kibirlerinden sıyrılırlar diye onları darlıkla, sıkıntıyla denemiş olmayalım.
Ömer Nasuhi Bilmen : Bir memlekete bir peygamber göndermedik ki, illâ onun ahalisini fakr ile ve hastalık ile yakaladık. Tâ ki yalvarıp yakarsınlar.
Ömer Öngüt : Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdikse oranın halkını yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır.
Şaban Piriş : Biz, hangi ülkeye bir nebi göndermişsek, halkını yalvarıp yakarmaları için darlık ve meşakkate düşürdük.
Suat Yıldırım : Biz hangi ülkeye peygamber gönderdiysek, (mutlaka ilkin oranın halkını, gafletten uyarsın,) Allah’a yönelip yalvarsınlar diye yoksulluğa, hastalık ve musîbetlere duçar ederiz.
Süleyman Ateş : Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, onun halkını -yalvarıp yakarsınlar diye- mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır.
Tefhim-ul Kuran : Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun halkı yalvarıp yakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz.
Ümit Şimşek : Biz hangi beldeye bir peygamber gönderdiysek, oranın halkını, olur ki yalvarırlar diye darlıklara ve zorluklara uğrattık.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz bir ülkeye bir peygamber gönderdiğimizde, onun halkını zorluk ve darlıkla mutlaka sıktık ki, sığınıp yakarsınlar.

Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}